25 Aralık 2012 Salı

Yine Büyüdüm!

Yine büyüdüm. ^^

Her yıl her yıl olup, sıkıcı olmaktan çok uzak olan şey doğum günü:)

Bugün Japonca dersinde "taisetsuna mono wa nandesuka" dedi Sensei(Hoca). Yani, en önem verdiğiniz şey nedir gibisinden. Ailem dedim, "mono" olmuyormuş o, insan için kullanılmıyormuş. Bilinçaltım aç ise demek ki, yemek dedim sonra saniyeler içinde:)

Halbuki diğer kızlar bilgisayardır tiyatrodur kibar kibar takılmışlardı. Yemek erkeklerden gelmişti hep, neyse:)

Ama şimdi buldum asıl en önemli şeylerimden birini, doğum günüm!
Neden bilmiyorum, çocukluğuma insek ne çıkacak emin değilim, ama çok seviyorum doğduğum için mutlu olan insanları:)

Bu sene de yine mutluluktu benim için, hem de Mayalar'a rağmen:) Tuzluğum, bebekliğimden beri etrafımda olması nimeti için şükretmem gereken biricik doktorum, doğum günü sabahımı hediyesiyle taçlandırdı:)  Skydrive sağolsun, ne diyelim^^

Winter Sonata varmış CRR de, ilk kez büyük çapta bir klasik müzik konserine gitmiş oldum sevgili ev arkadaşlarımla:) Sonrasında evde en sevdiğim çikolatalı pasta ile gelmiş olan, kardeşlerin bitanesini bulmak da ayrı sürpriz:) Ustaca planlanmış sürprizleri sevmemek elde değil:) Burdan organizasyonda emeği olan herkese, bilhassa oda arkadaşıma minnetler^^

Yılı hicri takvimden başladık planlamaya, doğum günümde hedeflerime yaklaşmamış olmanın acısı ve yaşlanma belirtisi endişeleri kafama dolunca hemen yeni bir karar aldım.
Yeni yılım değil, yeni yaşım olsun!
Yeni yaşımın 5.günündeyim, hmm hiç fena değil:)

Bu ara evrime takıldım, evrim nesin sen tam olarak?! Kitaplarımın her cümlesindesin, sınavlarımda bonus sorusun, o kadarı tamam, ama seni tanıyabildim mi tam olarak, bu bir numaralı fanın olan bölümde acaba? Tanıyamadıysam nasıl fikir yürütürüm hakkında?

Tamam, hedef bir.
Sadece biyokimya kitabının sorularını çözmekle mezun olunmuyor, Beth.
Bölüm bitmeden çok şey var aşman gereken.

Notlarımı bir buçuğuncu plana bile atabilsem, koşucam, biliyorum. Bir şeyler değişmeli, ama nasıl?

Tekrar doğum günüme döneyim, sorgu odasını sevmedim.

Fotoğraflara bakıyoruz kardeşimle, bir fotoğraf bulduk, ben değil. Değişmiş, büyümüş. Dedi ki tam bu anda yeni yaşına girmiş olmalısın. Şirin ve aynı anda korkutucu tespitler bunlar.

Çocuk değil miyim artık? Hiç mi? T.T

Hatalarıma kendi toleransım bile azalıyor her yıl aynı günden itibaren, biraz biraz. Başkalarından ne bekleyebilirim?

- Doğum günümü unutmamalarını tabi ki:) -
Evet, sen kal böyle olur mu Beth, büyümedin san kendini, her yıl bir gün içinde çocuk ol, ilgi bekle, akşamına düşünceler sarsın ne yaptım ki bu yaşa kadar diye.

Başkaları doğum gününü unutsa bile, sen bir şeyi unutma olur mu,

Yine büyüdün.


Rapor yazmak yerine saçmalamayı tercih eden ruh haliyle,
Beth




5 Aralık 2012 Çarşamba

Yazımsı

Evet, ilk kısa yazma denemem değil.
Son da olmayacak biliyorum. Hani bir alim diğerine mektup yazacakmış, demiş ki kusura bakma vaktim yoktu o yüzden uzun yazdım. Böyle özlü hikayeler içimi acıtmakla beraber hakkında daha uzun yazarsam başlığımla çelişeceğim:)

Bu yazı hayattayım yazısı olsun, blogger günlerimi özledim ve kendimi hala buralardan silinmemiş hissetmek istiyorum. Silinmedim di mi di mi? İstatistikler diyor ki ben vefasızken bile okuyanlar varmış, mutluluk!

İngiltere den önce de yaşıyordum şükür, sonra da hayat devam ediyor:) Hem de değişerek.
Yoğundu, çoook yoğun ve yorucuydu. Ama projem online milyonlarca Skype toplantısı, uykusuz geceler ve neden hala bunu yapıyorum bunalımlarıyla sona erdi elhamdülillah:) İnşallah hayırlı sonuçlar da gelir bu projeden:) (Sonuçlara takılmama, yaptığın an ile meşgul olma eğitimim de en az kısa yazma eğitimim kadar başarılı sanırım)

Onun dışında dönem biterken her haftaya o haftayı felç edecek bir sınav bir quiz ve bir rapor kampanyamız devam ediyor.
Bu dönem hayallerimdeki gibi geçmedi, olsun nasip. Herşeyin hayırlısı olsun.( u da üzülünce değil, en başta söyleyebilmek ne güzel olurdu. Asıl olan dua o değil mi sanki, ah bu ben:))
Neydi? Hayat tek raund değil:) Hayat tek yönlü de değil, başarının tek yolu da yok. 3. sınıf olmak büyümek demek mi diye düşünüyorum. Yoksa cidden okul zorlayınca genetikçiler olarak felsefeye yakınlık mı duyuyoruz:)

Eskiden beri yaparım, gözümü kapatıp bir süre sonraya giderim, 1 ay, 1 yıl, 10 yıl... Duruma göre:) Ve o an yaşadığım sevince ya da beklediğim habere, sıkıntıma ya da mesela, bir bakış atmaya çalışırım. Çok kez sinirlenmiş ya da üzülmüşken yıllar sonra hatırlayıp güleceğime inanmaya çalışırım:) Şimdi de öyle yapıyorum, değil üzüldüğüm şeyler, mutlu eden olaylar bile sebebini hatırlayamadığım minik yaşanmışlıklar olacak gibi geliyor.
O zaman Gambatte Beth:)

Not: Paylaşmadan edemeyeceğim, bu yıl Erasmus hibeleri arttırmış İngiltere stajında! (kem küm, ne diyordum, küçük olaylara takılmayacağım)

Yıllar sonra tarih sınavına çalışmanın dayanılmaz heyecanıyla,
Betül