27 Mart 2013 Çarşamba

Düşünselim - 2


"Allah'ım! Bize günahla aramıza engel olacak kadar korkundan hisse ver. Bizi cennetine ulaştıracak kadar tâatini nasib eyle. Dünya musibetlerini hafifletecek güçlü iman ver. Allah'ım ! Bizi yaşattığın müddetçe kulaklarımız, gözlerimiz ve kuvvetimizden faydalandır; ölümümüze kadar da onları devamlı kıl. Bize zulmedenlerden öcümüzü sen al. Bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Bizi dinimizde musibete uğratma. Dünyayı en büyük düşüncemiz ve gayemiz, ilmimizin sonu kılma. Bize acımayanları üzerimize musallat etme. " (Tirmizi, Daavât 80)

- Amin.

Bunalmış, yorulmuş ve üzülmüş blogger,
Selametle
Betül

10 Mart 2013 Pazar

Betül'ün Japonca Günlüğü Vol 1

こんにちは みなさん !
(Herkese merhaba!)

Öncelikle bu yazımı Merve Özkan 'a armağan edeyim, zira fikir ondan:)

Betül'ün Japonca günlüğü, yazı dizisi olup ikincisi gelmeyen postlarım arasında yerini alsın bakalım^^

Japonca da nereden çıktı Betül?

Şöyle ki, Asyalılar bana eskiden beridir bir şirin, sıcak gelmiştir. "Japonlar yapmış ya!" şeklinde bilinçaltımda mevcut kabullenilmiş bir gerçek de vardı. Ancak dillerini öğrenmeyi önceden planladım desem yalan olur:)
Üniversitede ikinci dil planım vardı, ancak Batı dillerinden birini alırım diye düşünüyordum. Ta ki Kore dalgası ben birinci sınıftayken kapımı çalana kadar. Birkaç dizi izledik ev arkadaşlarımla, sonra Asyalıların kültürümüze ne kadar benzediği gerçeğini daha bir fark etmiş bulundum. Bir yıl içinde Kore dizilerini bırakmış (tamam kabul geçen yine geri dönüp bi tane izledim^^), Japonlara geçiş yapmış buldum kendimi. Nedenini şu an tam olarak bulamıyorum:) Ama sanıyorum bölümde saygı duyduğum bir hocanın, Japonların Genetik alanındaki çalışmalarından, Japonya nın alandaki öneminden bahsetmesi bir kilit noktasıydı. Bir de dilin zor olması, seslerin benziyor oluşu, "burada öğrenemezsem kurslarla filan kurtaramam" şeklindeki düşüncelerim de hatırıma geliyor şu an:) Ayrıca bir büyüğümün tavsiyeleri de işin içine karıştı zamanla ve kendimi nihongonokurasu (japonca sınıfı) nda haftada 5 saatimi geçirirken buluverdim!

Japonca ne işe yarar ki ?

Japonca bildiğim kadarıyla sadece Japonya da konuşulan bir dil, evet. Bu yönüyle mükemmel işlevsel, işte her ülkede işime yarayacak gibi şeyler söyleyemeyeceğim. Ama Japonlar her yerde^^
Bunun dışında, kültürünü bu kadar üzerinde taşır mı her dil, bilemiyorum. Dil üzerinden, o kadar çok ayrıntı öğreniliyor ki Japonlarla ilgili! Sanıyorum bizim okuldaki sensei (hoca) nın Japon oluşu, derslere kültürden ögeler de katışı da bu düşüncemde etkili oluyor.
Benim hayat planım için Japonya şu anda Genetik ve özellikle Kök Hücre alanında oldukça gelişmiş bir ülke. Duymamış olanlar içiniz bkz Yamanaka san( san- saygı eki ) bu yıl Nobel aldı kök hücrede etik sorunları neredeyse tamamen ortadan kaldıran çalışmasıyla. Dolayısıyla şimdi Kök Hücre çalışmaları konusunda en popüler ülke Japonya oluyor gibi gibi.
Bunun dışında, çalışkanlar! Hem de o kadar azimli ve sabırlılar ki hedeflerine kilitlendiklerinde,gece gündüz bilmeden çalışmak kavramını ben yazın yanında çalıştığım Japon profesörümde gördüm.T.T
Oysa ben kendimi azimli bilirdim, utandım yazın gerçekten bu yönden.
Müslümanların oldukça azınlıkta olduğu bir ülke olması yönüyle biraz tedirginlik verse de, kültürleri ve toplumsal karakterleri, gelenekleri o kadar yakın ki doğruya, insan çok merak ediyor oradaki hayatı ve İslam a bakışlarını ister istemez.
Ve evet, en önemli nokta, genç nesil bizimkinden geri kalmıyor olsa da Batı sevdası konusunda, hala kendi dillerine oldukça düşkünler. Birisinin Japonca öğreniyor olmasını önemsiyorlar. ( not: bi zahmet, 3 alfabe bir sürü farklı ses öğreniyoruz burda!! o.O )
Çok fazla öğrenen olmadığından, ben de bu ikinci dilimi geliştirerek hayallerim için faydalı olmasına çalışacağım inşallah. Japonya ya gideceğim ya da gitmeyeceğim, şu an bilemiyorum nasip. Ama dediğim gibi yazın İngiltere ye diye gidip Japon profla çalıştıktan sonra, Japonlarla karşılaşacağım tek ülkenin Japonya olmadığına da ikna oldum gibi ^^

Vuuu o resimli şeylerden yazıyorsun, çok zor di mi?

O resimli şeyler Japonca nın Çin den almış olduğu Kanji alfabesi ve benim korkulu rüyam T.T 2000 e yakın Kanji günlük kullanımda ve biz bir kurda sanırım 100 küsür öğreniyoruz. Henüz dördüncü kurda olduğum düşünülürse içler acısıyım. Sanırım Japon 9 yaşında bir çocuk gibi filan şu an Kanji seviyem. Kanji çizmesi eğer anlamlandırdığı kelimeyle benzer bir şekli varsa çok eğlenceli. Ama yani kare bir çizimi de güneş anlamına geliyor bakın yuvarlakmış kare olmuş sonradan diye anlatınca sensei, ümidim kırılıyor. Hepsinin de öyle harika hikayeleri vardır eminim ama bize çoğunu sadece ezberleyecek kadar vakit ayrılıyor T.T
Japon dili ve edebiyatı okuyanlar eminim daha bilgili ve ümitlidir bu konuda :)

İşte ama en güzel yanı, Kanji kullanmadan da yazıp okuyabiliyoruz oleey ^^ Tabi Japonlar yazı dilinde kanji siz bir şey yazmıyor ama aslında teorik olarak diğer iki alfabe Hiragana ve Katakana ile de her kelimeyi yazıp okuyabiliyorsunuz. Kanji hani böyle kısaltıyor gibi bir şey. Havalı kısmı Kanji yani aslında. :) Öğrendiğim kanjileri bazen böyle ingilizce derste not alırken araya çiziyorum sonra bakıp bakıp eserime, mutlu oluyorum:) Sensei diyor ki, kanji leri çizin de buzdolabına asın, vuuuu çok havalısın desinler size diyor:)

Biraz disiplinli biri olmasına rağmen, Sensei 30 yıldır Türkiye de ve Türk ile evli. Kültürümüze ve dilimize tamamen hakim "Maşallah, inşallah, nazar değmesin" gibi her türlü ifademizi kapmış:) Genç değil, ama maşallah dinçliği ve zindeliği hele o yaşam enerjisi beni yaşımdan utandırıyor.

Öğretmenliğine ise laf yok, birisi dedi ki " bize ingilizce yi böyle öğretselerdi şimdiye harika olurduk". Aynen öyle. Derse koca bir poşetle geliyor, evinden eşyalar getirmiş, onları kullanıyor anlatırken. Tiyatro yapıyoruz beraber, topluca sınıfça bağırıyoruz öğrettiği kelimeleri tekrarlarken filan. Tam bir uğraş söz konusu, o böyle azmedip öğretince insan bir kötü oluyor ödevlerini yapmadığında işte.:) ( not: evet ödev dedim, haftada 5 saat yetmiyor bir de bunun ödevi quizi filan var T.T )

Japonlarla konuşabiliyor musun?

İngilizce yi yıllarca öğreniriz. Sonra hep aynı cümle " okuyorum yazıyorum ama..... konuşamıyorum! " . Sanırım benim için Japonca tam tersi, konuşma daha önce gelişiyor, yazma ve kanji ezberleme daha zor. Çünkü konuşurken cümlede kelimelerin sırası, ekler filan Türkçe ye çok benziyor. Biraz Japon dizisi animesi izleyince de sesleri taklit yeteneği gelişiyor. Hiç olmadı, sensei derste bir sürü kez konuşturunca geliştiriyor mecburen:)

Ne izliyorsun Japonca ?

Ben animeyi geçen yıl hoca o kaba konuşmayı sevmiyor diye pek izleyemedim korkumdan. Şimdi biz de kibar olmayan Japonca'ya geçtik derste onunla konuşuyoruz bazen ( evet derece derece Japonca var ekler, cümle sonları filan değişiyor konuşulan kişinin yakınlığına göre) Animeleri daha rahat izledim bu yıl.
Yani anime ve dizi önerisi yapan milyonlarca blog var ben de açıkçası çok izleyemiyorum. Belgesel izlerim de ben  :))) Yok tabi şaka bir yana, bölümle Japonca zor gidiyor beraber, 20 dakikalık da olsa anime zaman kaybı kapsamına giriyor çoğunlukla.
İzlediklerim en meşhur olanlar hatta, çünkü Japonların her şeyi masum değil. Bir animenin ahlaki ölçülerini çok iyi bilmem gerekiyor başlamam için, çok araştırıyorum ve kızların önerdiklerini izlemeye çalışıyorum^^
Death Note süperdi mesela. Fruit Basket miydi öyle bir şey, bitiş şarkısı ve hayvanlarla dolu oluşu eğlenceliydi:)

Bir de Hayao Miyazaki gerçeğini kabullenmiş durumdayım:) Yazınki profum onun animelerini önerdi bana. Anime film olarak sevmediğim ve hatta izlettiğim insanlara mahcup olduğum 5 cm per second gibisinden bir adı olan bir anime film vardı. Ben hala olayın derinliğini sanatsallığını anlayamadığımız için beğenmediğimize inanıp Japonlarımı korumaktayım:)
Çok güzel bir animeydi, şunu da izle diyen olursa aslında "zaman bul ve izleyerek Japonca nı geliştir" listeme ekleyebilirim:)

Son olarak?

Yani şimdi kimse meraktan ölmüyordu Japonca için, biliyorum ama birgenbirben deki o "ben"  bazen gevezelik etme hakkını almıştı baştan:) Şu an 4. kurdayım, hala ilkokul öğrencisi seviyesindeyim gerçi, ama ilerletmeyi planladığım bu değişik dil, nihongo, bana kendini pek bir sevdirdi. İnşallah hayırlı yerlerde kullanmak nasip olur da haftada 5 saatlerime yanmam.

"İspanyolca nın suyu mu çıkmıştı!"
demek istemiyorum bir gün.

Tıpkı "Ben aslında TMciymişim, sayısalla niye uğraştım bunca yıl"
demek istemediğim gibi:)

Dumbledore hep diyordu ya;

"Bizi biz yapan yeteneklerimiz değil, seçeneklerimizdir" diye. Aynen öyle işte:)


Harry Potter dan alıntı yaparak, ortaokul yıllarında o 6 kitabı boşuna okumadığını kendine ispat etmeye çalışan blogger,

Selametle...